Hayallerin ve efsanelerin ülkesine unutulmaz bir yolculuk!
Seyahatimize İstanbul Havalimanı’nda, saat 04:00’te buluşarak başlıyoruz. Gerekli pasaport, check-in ve gümrük işlemlerimizin ardından, Türk Hava Yolları’na ait TK003 sefer sayılı uçuşla saat 06:45’te Amerika Birleşik Devletleri'nin kültürel ve finansal kalbi New York’a doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 10 saatlik uzun bir kıta yolculuğunun ardından, yerel saatle 10:45’te New York John F. Kennedy Havalimanı’na varıyoruz. Varışımızı takiben havalimanında bizleri karşılayan rehberimiz ve özel aracımız eşliğinde otelimize transferimizi gerçekleştiriyoruz.Ancak Amerika’daki otellerin giriş politikası gereği, odalarımız saat 15:00’ten önce müsait olmayacağından, arzu eden misafirlerimiz, rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği “New York Tanıtım Turu” ile bu büyüleyici şehri keşfetmeye başlayabilirler. Bu iki gün sürecek programın ilk gününde, New York’un kalbi sayılan Manhattan Adası’na varıyor ve adeta bir açık hava müzesi gibi karşımıza çıkan bu ikonik bölgeyi adım adım keşfediyoruz.Turumuzda öncelikle, kentin yeşil akciğeri olan Central Park, çevresindeki lüks apartmanlar ve sanatın kalbi olarak bilinen Museums Mile üzerinde yer alan Metropolitan Museum of Art panoramik olarak görülecek. Ardından, şehrin önemli noktaları olan Columbus Circle, Trump Hotel, The Plaza Hotel, cam kubbesiyle dikkat çeken Apple Store, gösterişli yapısıyla Trump Tower, görkemli mimarisiyle St. Patrick Katedrali ve yılbaşı kutlamalarının meşhur adresi Rockefeller Center güzergâhımız üzerinde olacak.New York Halk Kütüphanesi, tarihi Flatiron Binası ve yemyeşil Madison Square Park ile rotamız devam ederken, bohem havasını hâlâ koruyan Greenwich Village ve içerisindeki Washington Square Park, aynı zamanda New York Üniversitesi kampüsüyle birlikte panoramik turumuza dahil ediliyor.Ardından kentin alışveriş ve sanat bölgelerinden SoHo’dan geçerek, New York'un yargı ve finans merkezi olan Civic Center ve Wall Street gibi bölgelerle Dünya Ticaret Merkezi alanını panoramik olarak görüyoruz. Hudson Nehri kıyısından ilerleyerek tekrar şehir merkezine dönüyor, LED ekranların geceyi aydınlattığı, enerjisi hiç bitmeyen Times Meydanı’nda kısa bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz.Turun ardından otelimize transfer oluyor, odalarımıza yerleşiyor ve kısa bir dinlenme molası veriyoruz. Akşam saatlerinde dileyen misafirlerimizle birlikte, yürüyerek veya metro ile tekrar Central Park bölgesine geçiyoruz. Parkta yapacağımız keyifli yürüyüşün ardından, yine bölgedeki ikonik Apple Mağazası’nda kısa bir mola vererek geceyi tamamlıyoruz.
Bugün tur programımıza katılmayan misafirlerimiz için serbest zaman sunulmaktadır. Tura katılmayı tercih eden misafirlerimizle birlikte, New York Simgeleri Turu için sabah erken saatlerde otelimizden ayrılıyoruz. Günümüzü, bu büyüleyici metropolün kalbine daha da yaklaşarak, en ikonik yapıları ve hikâyeleri eşliğinde keşfe ayırıyoruz.İlk olarak metro ile Manhattan’ın güney ucuna, tarihî topların yer aldığı Battery Park bölgesine ulaşıyoruz. Amerika’nın savunma tarihinde önemli bir yere sahip olan bu bölgede, kısa bir bilgilendirme molasının ardından, bilet işlemlerimizi tamamlıyor ve feribotla Liberty Island’a doğru yola çıkıyoruz. Yolculuğumuz boyunca Manhattan silüetinin göz kamaştırıcı manzarası eşliğinde, objektiflerimizi gökyüzüne uzanan Özgürlük Anıtı’na çeviriyoruz.Adaya ulaştığımızda, bu sembol yapının eteklerine kadar ilerleyerek, rehberimizden Amerika’ya gelen göçmenlerin hayalleriyle nasıl bütünleştiğini dinliyoruz. Dileyen misafirlerimiz, serbest zamanda müzeyi ziyaret edebilir, hediyelik eşya mağazalarında alışveriş yapabilir ya da ada kafelerinde kısa bir kahve molası verebilirler. (Not: Hava koşulları ve feribot sefer sıklığına bağlı olarak, rehberimiz program akışında değişiklik yapabilir.)Liberty Island ziyaretimizin ardından yeniden feribotla Battery Park’a dönüyor ve New York’un tarihine ışık tutan yürüyüş rotamıza başlıyoruz. İlk durağımız, finans dünyasının kalbi Wall Street ve hemen yanında yer alan ünlü Charging Bull Heykeli. Ardından, Borsa Binası, 11 Eylül saldırılarının ardından inşa edilen 9/11 Anıtı ve duygusal atmosferiyle dikkat çeken Yeniden Doğuş Havuzları (Reflecting Pools) ziyaret ediliyor. Turumuz, günümüzde şehrin en yüksek yapılarından biri olan Freedom Tower (Yeni Dünya Ticaret Merkezi) ve zarif mimarisiyle öne çıkan Oculus yapısı ile devam ediyor.Metroyla kısa bir yolculuk sonrası, DUMBO bölgesine geçiyoruz. Burada, arka fonda Brooklyn Köprüsü’nün eşsiz manzarasıyla unutulmaz fotoğraflar çekiyor, rehberimizin anlatımıyla bu ikonik köprünün yapım öyküsünü dinliyoruz. Ardından programımız, New York’un en meşhur yapılarından biri olan Empire State Binası ile taçlanıyor. Asansörle çıkacağımız 86. kat terasında, Manhattan’ın kuşbakışı panoramik manzarası ayaklarımızın altına seriliyor. (Rehberimizin yönlendirmesiyle, müsaitlik durumuna göre One Vanderbilt – Summit deneyimi de alternatif olarak sunulabilir.)Ziyaretin ardından, günün kalan bölümünde alışveriş yapmak, akşam yemeği yemek ya da şehri bireysel olarak keşfetmek üzere serbest zaman veriyoruz. Dileyen misafirler, Fifth Avenue gibi dünyaca ünlü caddelerde alışverişin tadını çıkarabilir ya da yerel kafelerde dinlenebilir.
Bugün New York’un sıradan rotaların ötesine geçen, ruhunu mahallerinde saklayan efsanevi köşelerini keşfetmek isteyen misafirlerimiz için unutulmaz bir gün bizleri bekliyor. Sabah saatlerinde dileyen misafirlerimizle birlikte, rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği “New York’un Gizli Efsaneleri Turu” için otelimizden ayrılıyoruz.Şehir henüz uyanırken biz, Chinatown’un dar sokaklarına adım atıyor, Doğu’nun geleneksel havasını Amerikan rüyasıyla harmanlayan bu mahallede sabahın canlılığına ortak oluyoruz. Ardından sadece birkaç adımda, bizi Little Italy’nin İtalyan esintileriyle bezenmiş kaldırımlarına taşıyan büyülü geçişle karşılaşıyoruz. Taze kahve ve fırından yeni çıkmış kruvasan kokuları arasında, adeta “The Godfather” filminin sahnelerinde dolaşıyor gibi hissediyoruz.Bu nostaljik atmosferin ardından yönümüzü modernliğe çeviriyoruz: SoHo’nun dökme demir cepheli zarif binaları, sanat galerileri ve butik mağazaları arasında yürüyüşe çıkıyor, bölgenin hem tarihi dokusunu hem de çağdaş cazibesini soluyoruz. Ardından dizi tutkunlarının yüzünü güldürecek bir durak bizleri bekliyor: West Village’da yer alan ve “Sex and the City” dizisinin unutulmaz sahnelerinde gördüğümüz Carrie Bradshaw’ın evi olarak bilinen Perry Street... Tam da bu noktada, anı ölümsüzleştirecek bir fotoğraf karesi yakalıyoruz.Öğle saatlerinde, bir zamanlar Oreo fabrikası olan ve bugün dünya mutfaklarının kalbi olarak bilinen Chelsea Market’te lezzet molası veriyoruz. Burada, farklı kültürlere ait sokak lezzetlerini keşfedebilir, marketin samimi atmosferinde kısa bir mola verebilirsiniz. Sonrasında şehrin en yaratıcı dönüşümlerinden biri olan, terk edilmiş tren hattından dönüştürülmüş High Line parkurunda yürüyüşe başlıyoruz. Manzaramızda Hudson Nehri, çevremizde ise çağdaş mimarinin etkileyici örnekleri olacak.Yürüyüşümüz bizi Hudson Yards bölgesine ulaştırıyor. Burada, bal peteği formundaki mimarisiyle dikkat çeken Vessel, bizleri gökyüzüne doğru davet ediyor. Dileyen misafirlerimiz, bu görkemli yapının merdivenlerini tırmanarak New York’un farklı bir yüzünü panoramik olarak izleyebilirler.Günün ilerleyen saatlerinde, şehrin karmaşasından kısa bir kaçış için Bryant Park’a geçiyoruz. Bu şehir içi vahanın hemen yanında yükselen New York Halk Kütüphanesi, hem görkemiyle hem de entelektüel atmosferiyle hayranlık uyandırıyor. Dileyenler parkta satranç oynayabilir, dileyenler ise sadece bu huzurlu ortamda kısa bir mola verebilir.Gün batımının ardından, büyülü şehir ışıkları yanarken, rotamızı bir başka efsaneye çeviriyoruz: Grand Central Terminali. Sadece bir ulaşım merkezi değil, aynı zamanda sinema tarihine damga vurmuş sahnelerin vazgeçilmezi olan bu yapı, göksel tavanı, mermer duvarları ve tarihî iç mimarisiyle büyüleyici bir final sunuyor.Turumuzun sonunda otelimize dönüyoruz.
Bugün Amerika'nın doğusuna veda edip batı kıyısına, yani ışıltının ve sinema endüstrisinin kalbine doğru yol alıyoruz. Sabah saatlerinde otelimizden ayrılıyor ve New York Havalimanı’na transferimizi gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 6 saatlik bir uçuşun ardından, saat farkı nedeniyle öğle saatlerinde Los Angeles’a varıyoruz. Havalimanında bizleri karşılayan rehberimiz eşliğinde otelimize doğru hareket ediyoruz. (Unutmayalım, odalarımıza 15:00’ten önce giriş yapamayacağız.)Bekleme süresini keyifle değerlendirmek isteyen misafirlerimiz için, rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği Los Angeles Şehir Turu alternatifimiz bulunuyor. Bu özel gezide ilk durağımız, şehrin kalbi olarak kabul edilen Downtown Los Angeles. Olvera Street’in rengârenk atmosferinde şehrin köklerine uzanıyor, şehrin siluetini oluşturan gökdelenler arasında Amerikan metropolünün dinamizmini soluyoruz.Sonrasında, Hollywood’un büyüsünü yakından hissedeceğimiz ikonik bir noktaya ulaşıyoruz: Hollywood Bulvarı. Burada, Oscar törenlerine ev sahipliği yapan Dolby Theater (eski adıyla Kodak Tiyatrosu), kırmızı halının görkemiyle bütünleşmiş TCL Chinese Theatre, sinema ve müzik dünyasının yıldızlarının el ve ayak izleri ile bezeli kaldırımlar ve elbette Walk of Fame – Şöhretler Yolu, bizleri sinema tarihinin derinliklerine taşıyor. Tepelerde yer alan ve tüm şehre yukarıdan bakan “Hollywood” yazısını da bu noktadan görüntüleme imkânı buluyoruz.Ardından, Sunset Strip üzerinden Santa Monica Bulvarı'na bağlanarak Los Angeles’ın prestijli bölgelerinden biri olan Beverly Hills’e geçiyoruz. Burada hem Beverly Hills tabelası ile hatıra fotoğraflarımızı çekiyor, hem de sinema tutkunlarının hayran kalacağı “Pretty Woman” filmine sahne olan Rodeo Drive’da yürüyüş yapıyoruz. Dünyaca ünlü lüks markaların vitrinlerinde geçmişle bugünü buluşturan bu şık caddede, Elvis Presley, John Lennon gibi isimlerin yıllarca yaşadığı Beverly Wilshire Hotel de karşımıza çıkıyor.Gezimizin son bölümünde ise, Los Angeleslıların hem alışveriş hem de gastronomi noktası olarak tercih ettiği The Grove ve Farmers Market bizleri bekliyor. Burada hem alışveriş yapabilir hem de farklı dünya mutfaklarından lezzetler deneyimleyebilirsiniz.Günün sonunda otelimize dönüyor, odalarımıza yerleşerek yoğun ama unutulmaz bir günün ardından dinlenmeye çekiliyoruz.
Los Angeles’taki sabahımıza, rehberimizin bilgilendirmesi doğrultusunda serbest zamanla başlıyoruz. Arzu eden misafirlerimiz için ise bugün, Amerika’nın en yaşanılası şehirlerinden biri olarak anılan, "Güney Kaliforniya’nın İncisi" San Diego’ya düzenlenecek özel bir ekstra tur imkânı sunuluyor.Yaklaşık iki saatlik keyifli bir yolculuğun ardından San Diego’ya ulaşıyor ve ilk durağımız olan La Jolla ile tanışıyoruz. Fok balıklarının doğal yaşam alanı olan sahilleri, pastel tonlardaki evleri ve muhteşem manzaraları ile La Jolla, doğayla mimarinin zarif uyumunu yansıtan benzersiz bir kıyı kasabasıdır. Kayalık kıyılar ve uçsuz bucaksız Pasifik manzarası eşliğinde, fotoğraf makinelerinizin en çok çalışacağı anlardan biri sizleri bekliyor.Sonrasında rotamızı, California eyaletinin doğum yeri olarak bilinen ve kökenlerinde İspanyol ve Meksika kültürünü barındıran Old Town bölgesine çeviriyoruz. Rengârenk binaları, seramik süslemeleri, el yapımı Meksika ürünleri ve geleneksel müzikleriyle Old Town, adeta başka bir ülkeye adım atmışsınız hissi verir. Buradaki atmosfer, Meksika’nın dokusunu Amerika topraklarında yaşatan nadir yerlerden biridir.Öğleden sonra, San Diego Limanı çevresine geçiyor; Sea Port Village’da sahil boyunca yürüyüş yaparak şehrin canlı ve huzurlu yüzünü keşfediyoruz. Ardından, II. Dünya Savaşı’nın sembollerinden biri olan “Unconditional Surrender Statue” (Teslimiyet Heykeli) önünde kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Bu dev heykel, savaş sonrası yaşanan barış coşkusunu ve o meşhur öpücüğü ölümsüzleştiren ikonik bir anı temsil eder.Turumuzun devamında, Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne ev sahipliği yapan ve tarihi savaş gemisi USS Midway’in bulunduğu bölgeyi ziyaret ediyoruz. Bu dev uçak gemisini dışarıdan fotoğraflıyor, rehberimizden bu mühendislik harikasının tarihine dair bilgi alıyoruz. (Not: Geminin içi gezilmeyecektir.) Günün son durağı ise, filmlere konu olmuş zarafetiyle Coronado Adası. “Bazıları Sıcak Sever” filmine ev sahipliği yapmış Hotel del Coronado, Viktoryen mimarisiyle göz kamaştırıyor. Burası aynı zamanda Amerika'nın en büyük ahşap oteli unvanına sahip. Sakin sokakları, beyaz kumlu plajları ve huzur dolu atmosferiyle Coronado, turun dingin finalini oluşturuyor.Günün sonunda otobüsümüze dönüyor ve Los Angeles’taki otelimize geri dönüyoruz. Akşam saatlerinde serbest zaman ve geceleme otelimizde.
Los Angeles’taki sabahımıza, şehrin kendine has atmosferini bireysel olarak keşfetmek isteyen misafirlerimiz için serbest zamanla başlıyoruz. Dileyen misafirlerimiz ise rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği, “Yıllardır Amerika’nın en yaşanılası şehri” unvanını koruyan San Diego turuna katılabilirler.Güney Kaliforniya’nın bu zarif kıyı şehrine yapacağımız keyifli yolculuk sonrası ilk durağımız, La Jolla. Doğal kayalıkları, kristal berraklığındaki Pasifik sahilleri ve fok balıklarının özgürce yaşadığı kıyılarıyla ünlü bu bölgede, doğanın eşsiz güzelliği ile lüks yaşamın iç içe geçtiği sakin ve huzurlu bir atmosfer bizleri karşılıyor. Burada vereceğimiz kısa molada fotoğraf makinelerinizin en çok çalışacağı manzaralar sizleri bekliyor.La Jolla’dan ayrılarak rotamızı, California'nın doğum yeri olarak anılan, tarihî dokusunu hâlâ koruyan Old Town bölgesine çeviriyoruz. Meksika kültürünün sıcaklığını taşıyan bu renkli mahallede, adobe tarzı evler, geleneksel el işi dükkânlar ve müzik sesleri eşliğinde, kendinizi adeta bir Latin kasabasına adım atmış gibi hissedeceksiniz.Öğle saatlerinde San Diego’nun sahil kısmına ilerliyor ve Sea Port Village'da Pasifik esintileri eşliğinde yürüyüş yapıyoruz. Ardından, II. Dünya Savaşı’nın simgelerinden olan “Unconditional Surrender Statue” (Şartsız Teslimiyet Heykeli) önünde kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Bu etkileyici heykel, savaş sonrası barış sevincini simgeleyen, ölümsüz bir öpücüğü temsil etmektedir.Günün devamında, Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin üslerinden birine ev sahipliği yapan, dışarıdan görsel bir durak olan USS Midway uçak gemisi çevresinde kısa bir tanıtım gezisi yapıyoruz. (Not: Müze ziyareti yapılmayacaktır.)Son olarak, Hollywood’un unutulmaz yapımlarından biri olan “Bazıları Sıcak Sever” filmine ev sahipliği yapmış olan, Amerika’nın en büyük ahşap oteli Hotel del Coronado’nun da içinde bulunduğu eşsiz Coronado Adası’na geçiyoruz. Burada, beyaz kumlu plajlar, Viktoryen mimari ve okyanusun sonsuzluğu eşliğinde büyüleyici bir kapanış yapıyoruz.Turumuzu tamamladıktan sonra Los Angeles’taki otelimize dönüş sağlıyor, akşamı dinlenerek veya serbest zamanla değerlendiriyoruz.
Bugün, dileyen misafirlerimizle birlikte rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği "Güney Kaliforniya Sahil Kentleri Turu" ile güne başlıyoruz. Bu özel program, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, Amerikan yaşam tarzının sahil şeridine yansımalarıyla da etkileyici bir deneyim sunuyor.İlk durağımız, Amerika’nın en büyük ikinci limanı olan Long Beach. Burada, Atlantik ve Pasifik okyanuslarını geçmişte birbirine bağlayan, bugün ise müze olarak hizmet veren efsanevi Queen Mary Gemisi’ni dışarıdan görüyoruz. Aynı zamanda Long Beach’in kalbinde, her yıl ünlü Grand Prix of Long Beach yarışlarına ev sahipliği yapan Formula 1 pistinin izlerini takip ediyoruz.Ardından Pasifik Okyanusu boyunca güneye ilerliyor, sırasıyla Seal Beach, Huntington Beach, Newport Beach, Corona del Mar ve Laguna Beach gibi, kartpostallardan fırlamış güzellikteki sahil kasabalarında kısa molalarla rüzgarın ve tuzun hikâyesine ortak oluyoruz. Her biri kendine has atmosferiyle, Kaliforniya’nın kıyı kültürünü yansıtan bu bölgeler, doğa, spor ve sanatın iç içe geçtiği özel duraklardır.Öğleden sonra saat 15:00’te otelimizden ayrılıyor ve rotamızı çölün ortasında parlayan ışıltılı bir vaha olan, eğlencenin kalbi Las Vegas’a çeviriyoruz. Nevada Eyaleti’nin gözbebeği bu şehir, sadece Amerika’nın değil, tüm dünyanın en büyük otellerine, kumarhanelerine, gösteri merkezlerine ve tematik mimarisine ev sahipliği yapan eşsiz bir eğlence başkentidir.Varışımızın ardından bizi bekleyen özel aracımızla şehre giriş yapıyor ve ilk tanışmamızda, ışıklarla bezenmiş Las Vegas Strip boyunca kısa bir panoramik şehir turuna çıkıyoruz. Paris’ten Venedik’e, New York’tan Mısır piramitlerine uzanan bu temalı otellerin arasında yol alırken, Las Vegas’ın gece ile gündüz arasındaki tüm çizgileri silen o büyüleyici atmosferini ilk kez soluyoruz.Otelimize yerleştikten sonra serbest zaman. Akşam, isteyen misafirlerimiz şehrin dünyaca ünlü şovlarını izleyebilir, tematik otelleri gezebilir ya da bu ışık cümbüşü içerisinde şanslarını Las Vegas’ın sayısız oyun masasında deneyebilirler.
Sabah, Las Vegas’ın ışıltılı sabahına uyanıyor, isteyen misafirlerimizle birlikte unutulmaz bir doğa harikasına, Grand Canyon’a doğru yola çıkıyoruz. Rehberimizin ekstra olarak düzenlediği bu özel tur, sadece bir gezi değil, aynı zamanda dünyanın en etkileyici doğal anıtlarından biriyle buluşma fırsatı sunuyor.Özel aracımızla Nevada sınırını geçerek, Arizona Eyaleti’nde yer alan Grand Canyon Batı Yakası’na doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 2 saatlik keyifli bir yolculuğun ardından, Canyon’a ulaştığımızda bizleri eşsiz bir deneyim bekliyor: Helikopter ile Canyon’un derinliklerine iniş.Beş ila altı kişilik helikopterlere gruplar halinde biniyor ve Canyon’un sarp duvarları arasından Colorado Nehri’ne doğru süzülen nefes kesici bir iniş gerçekleştiriyoruz. Bu büyüleyici manzara karşısında fotoğraf molası veriyor, doğanın zamanla şekillendirdiği bu görkemli vadinin sessizliğini içimize çekiyoruz. Ardından helikopterlerle tekrar yukarıya çıkıyor ve manzaranın ihtişamına bir kez daha gökyüzünden tanıklık ediyoruz.Yeryüzüne döndüğümüzde bizleri bekleyen otobüslerle, bölgenin en etkileyici iki noktasını keşfe çıkıyoruz. Eagle Point (Kartal Noktası) ilk durağımız. 800 metrelik uçurumun hemen kenarından, Canyon’un en dramatik açılarından birinde muhteşem fotoğraflar çekiyor; yerel Hualapai Kızılderililerinin kurduğu geleneksel çadırları yakından görüyoruz.İkinci durağımız olan Guano Point, panoramik seyir keyfinin doruğa ulaştığı bir başka noktadır. Burada, yerel kabilenin hazırladığı lezzetli öğle yemeğimizi alırken, vadinin enginliği ve sessizliğiyle büyüleniyoruz. Öğleden sonra Grand Canyon terminaline dönüyor ve özel aracımızla Las Vegas’a dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.Bu unutulmaz deneyimin ardından, akşam saatlerinde Las Vegas Strip’te yürüyüş yapabilir, Bellagio’nun dans eden havuzları, Mirage’in volkan gösterisi gibi birbirinden etkileyici açık hava şovlarını izleyebilirsiniz. Dileyen misafirlerimiz, şehrin ünlü sahnelerinde sergilenen Broadway tadındaki şovlara transfer imkânıyla katılabilir ya da bu büyülü şehirde kendi keşiflerine yelken açabilir.Ve elbette, Las Vegas’ın vazgeçilmez ruhu olan eğlence ve şans… Geceyi ister gösterilerde, ister binlerce masa ve slot makinesinin bulunduğu casino dünyasında geçirmeniz mümkün. Hayallerin, ihtişamın ve ışığın şehrinde bir gece daha bizleri bekliyor.
Not: Yaz aylarında tur, Grand Canyon’daki yüksek sıcaklıklar sebebiyle sabah çok erken saatlerde başlayacaktır.
Las Vegas’taki son günümüze, şehrin huzurlu sabah saatlerinde başlıyoruz. Gün boyu serbest zaman sunulmakla birlikte, arzu eden misafirlerimizle birlikte rehberimizin ekstra olarak düzenleyeceği alışveriş tutkunlarını cezbeden Las Vegas Premium Outlet Turu’na çıkıyoruz.Dünyaca ünlü markaların mağazalarının sıralandığı bu dev alışveriş kompleksinde, Amerika'nın düşük vergi avantajı ile alışveriş yapmak adeta bir ayrıcalık haline geliyor. Nike, Adidas, Levi’s, Calvin Klein, Michael Kors, Tommy Hilfiger, Coach ve daha birçok prestijli markanın sezon sonu ürünlerini %30 ile %70’e varan indirimlerle bulabileceğiniz bu outlet merkezi, yalnızca alışveriş değil aynı zamanda bir Las Vegas klasiği olarak da öne çıkıyor.Alışveriş molası boyunca, isteyen misafirlerimiz dünya mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu restoranlarda kısa bir öğle yemeği molası verebilir veya kafelerde dinlenerek vakit geçirebilirler. Turumuzun ardından otelimize geri dönüyor ve günün kalan kısmını Las Vegas'ın ışıltılı sokaklarında veya otelin imkânlarında değerlendirmek üzere serbest zaman sunuyoruz.Gecenin ilerleyen saatlerinde dileyen misafirlerimiz, bu eğlence şehrinde son bir kez daha şansını deneyebilir, Las Vegas Strip boyunca renkli yürüyüşler yapabilir ya da şehre veda etmeden önce ikonik ışıklarıyla ünlü Vegas tabelasının önünde hatıra fotoğrafı çektirebilirler.
Göz alıcı neon ışıklarla dolu gecelere, eğlence ve şansın başkenti Las Vegas’a veda vakti geliyor. Sabah saatlerinde otelimizdeki son hazırlıklarımızı tamamlıyor ve saat 11:00’de konforlu aracımızla Los Angeles yolculuğumuza başlıyoruz. Bu yolculuk, Amerika’nın batı kıyısındaki devasa coğrafyayı son kez gözlemleyebileceğimiz bir vedaya da sahne olacak.Los Angeles’a ulaştığımızda, tur boyunca biriktirdiğimiz anılar eşliğinde uluslararası havalimanına transferimizi gerçekleştiriyoruz. Pasaport ve bagaj işlemlerimizin ardından, Türk Hava Yolları’na ait TK 10 sefer sayılı uçuş ile yerel saatle 18:25’te İstanbul’a hareket ediyoruz.Uçakta geçen uzun ve huzurlu bir yolculuğun ardından, Türkiye saati ile ertesi gün İstanbul Havalimanı’na varışımızla birlikte bu unutulmaz Amerika serüvenimizin sonuna geliyoruz.Bir başka keşif ve deneyim dolu programda buluşmak üzere, siz değerli misafirlerimizle vedalaşıyor, bizleri tercih ettiğiniz için teşekkür ediyoruz.
İlk yorumu siz yapın